VATANSEVERLİK

VATANSEVERLİK

06.06.2017 2100

DEĞERLER EĞİTİMİ:VATANSEVERLİK 

Vatan doğup büyünen ve üstünde yaşanan toprak parçasıdır . Vatan görünüşte yalın bir toprak parçasıdır . Ne var ki alelade , sıradan bir toprak parçası değildir . Bir halkın hakim olarak üstünde ikamet ettiği , hakimiyet kurduğu , barındığı , gerekirse uğrunda canını feda edeceği toprak parçasıdır . Yurt da benzer anlamdadır . Mübarek vatanımızın her karış toprağı şehid kanlarıyla yoğrulmuştur

.Uğrunda binlerce şehit verilmiş , içerisinde binlerce masum hayatını sürdüren vatanımız kesinlikle göz nûrumuz , baş tâcımızdır . Ve herkesin vatanı bizzat için benzer önemi hâizdir . Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün eğri bakması dahi o vatanda hayatını sürdüren herkese müdafaa hakkı verir . Vatan için ölmek bir borç olabilir bazen .

VATAN SEVGİSİ

Vatan bizim için sıcak bir yuva, kendi benliğimizi bulduğumuz topraklar demektir. Vatansız bir insan, kimsesiz bir çocuğa benzer. Vatan kişinin aidiyet duygusu kazanmasına yardım etmektedir.

 İnsan dünyanın neresine giderse gitsin vatanını özler. Gidilen yer ne kadar güzel olsa da insanın vatanın yerini tutmaz. Çünkü ait olduğumuz topraklar bizim doğup büyüdüğümüz topraklardır. Oranın kültürü, gelenek ve görenekleri bizim için vazgeçilmeyen şeylerdir. Vatanımız bizim için çok değerlidir çünkü bu vatan kolay kazanılmamıştır. Vatanımızın tarihi değerlerine sahip çıkarak onu her zaman korumak bizim temel görevimizdir.

 Vatan toprakları kutsaldır ve bu vatanın üstünde tek bir insan kalmayıncaya dek bu vatan korunmaya devam edecektir. Çünkü dünyanın en değerli toprağı vatan toprağıdır.

 BİR ÇANAKKALE SARGI YERİ HİKAYESİ 

Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Adıyamanlı, kimi Gürünlü, kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...

 Bunlardan biri Lapseki'nin Beybaş Köyü'dendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.

 -   Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım...Arkadaşıma ulaştırın... Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:

 -     Ben... Ben köylüm Lapsekili İbrahim onbaşından 1 Mecit borç aldıydım... Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin.

 -   Sen merak etme evladım, der komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde:

 -   Söyleyin hakkını helal etsin, olur...

 Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getirilir. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşer. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılır.

 İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz:

 - Ben Beybaş Köyü'nden arkadaşım Halil'e 1 Mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.

Kaynak: google.com